This study marks the initial phase of a project aimed at exploring how urban poverty affects children's educational processes through an analysis of space-related issues. Cities, increasingly home to growing populations, serve as hubs where people globally encounter contemporary opportunities and challenges in accessing fundamental rights such as education, health, housing, and security. The distinguishing factor among residents sharing the same city is the pervasive phenomenon of inequality. Inequality not only shapes spatial experiences but also influences the conditions of poverty and deprivation in terms of consumption patterns. Thus, consumption behaviors permeate all aspects of life and serve as crucial criteria for social inclusion and exclusion, reflecting one's social existence. The exclusion of those unable to consume as much as others from social environments and living spaces is a widespread consequence of capitalist urbanization. This study focuses on the lived experiences of poverty and deprivation within the framework of urban poverty, social exclusion, and spatial segregation—common outcomes of inequality in modern cities. Conducted in neighbourhoods heavily populated by the urban poor in the Menteşe district of Muğla province, the study employs a case study model. It aims to illuminate participants' experiences related to space, issues concerning urban life practices, experiences with social assistance, and consumption behaviours.

In the context of digital education, the legal regulation of the Processing of minors' personal information implemented by education platforms is crucial in order to protect the rights and interests of minors' personal information and to promote the development of digital education. From the perspective of consent terms, we analyze the practical needs, values, and paths of legal regulation of the Processing of personal information by education platforms. Specifically, at the level of practical needs, the failure of consent terms poses a challenge to the rights and interests of personal information, and the fragmentation of legislation increases the difficulty of regulation; at the level of values, legal regulation should adhere to the principle of risk prevention, the principle of information accessibility, and the principle of the best interests of the minor; at the level of paths, the government, the self, and the third party should follow the above principles to propose corresponding paths of regulation. The research results are conducive to better proposing feasible legal normative measures to regulate the processing behavior of educational platforms so as to protect the personal information rights of minors.

Bu araştırmanın amacı öğretmenlerin mobbing kavramına ilişkin algılarını metaforlar yoluyla ortaya çıkarmaktır. Araştırmanın amacı doğrultusunda, bu çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden biri olan fenomenoloji yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubu 2022-2023 eğitim öğretim yılında devlet okullarında çalışmakta olan 613 öğretmenden oluşmaktadır. Araştırmanın çalışma grubunun oluşturulmasında amaçlı örneklem yöntemlerinden biri olan kolay ulaşılabilir durum örneklemesi kullanılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından hazırlanan ve iki bölümden oluşan Metafor Formu kullanılmıştır. Metafor formunda öğretmenlerin mobbing kavramına ilişkin metaforlarını ortaya çıkarmak için açık uçlu bir cümleyi (Mobbing…… gibidir. Çünkü …...) tamamlamaları istenmiştir. Araştırmadan elde edilen veriler betimsel analizi tekniğiyle analiz edilmiş ve uygun kategoriler altında yorumlanmıştır. Araştırmanın sonucunda 167 farklı mobbing metaforuna ulaşılmıştır. En yüksek frekansa sahip 5 mobbing metaforu psikolojik baskı/baskı, psikolojik şiddet/şiddet, psikolojik işkence/işkence, zorbalık, psikolojik taciz/taciz olarak bulunmuştur.

Bugün her seviyedeki mesleki eğitim kurumlarında pek çok öğrenci geleneksel öğretim yöntemlerinden sıkılmış ve daha da kötüsü öğrenme konusunda kayıtsız hale gelmiştir. Eğitim sistemi sadece sınav odaklı hareket etmekte ve ağırlıkla sınavlarda çıkacak sorulara yönelik eğitim verilmektedir. Bireyin, mesleki eğitimi süresince aydınlandığı ve kendi kendine “Tabi ya!” dediği zamanların fazlalığı öğrenme iştahını tetiklemekte ve iç dünyasında doğuştan kodlanmış pek çok özelliğini harekete geçirmektedir. İnsanların zorlukla mücadele stratejisi genelde ondan kaçarak rahat ve güvenli hissettiği alana geri dönmek şeklinde olmaktadır. Gözden kaçırılan, zorluklarla yüzleşmenin potansiyel olarak önemli kişisel gelişim fırsatı olduğudur. Psikolog Lev Vygotsky'nin tohumlarını attığı Öğrenme Alanı Modeli, zorluklarla yüz yüze gelindiğinde gelişmek için onlardan nasıl faydalanılacağını temel almaktadır. Bu nitel çalışmada, askeri bir mesleki eğitim kurumunda Öğrenme Alanı Modelinin uygulanmasında etken olan hususlar, uygulama örnekleri ve uygulamadan elde edilen sonuçlar betimsel analiz yöntemiyle ele alınmıştır. Bahse konu iyi uygulama örnekleri, özellikle mesleki eğitim veren kurumlarda politika geliştirici, planlayıcı, eğitimci ve öğrencilere ilham verecektir. Eğitim süreçleri başta olmak üzere yaşamlarında değişimi yönetmek, kendilerini esnetmek ve yenilikçiliği teşvik etmek konularında yeni ufuklar açacaktır.

Çalışmada Türkiye, ABD, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Japonya ve Singapur ülkelerinin eğitim bakanlıklarının merkez ve taşra örgütlenmelerinin karşılaştırmalı olarak incelenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca eğitimin sosyolojik boyutu gereği her ülkenin eğitim sisteminin o ülkenin koşullarına bağlı olarak oluşabileceği de göz önünde bulundurularak sisteme bütüncül bakabilmek amacıyla ülkeler ile ilgili demografik bilgiler ve yönetim şekilleri de araştırmaya konu edilmiştir. Çalışma literatür taramasına uygun olarak yürütülmüştür. Çalışmada veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından geliştirilen ve her ülke için ayrı ayrı doldurulan ülke ile ilgili genel bilgiler (demografik yapı, yönetim şekli), merkez teşkilatı (örgütlenme biçimi, yetki yapısı, mali destek), taşra teşkilatı (örgütlenme biçimi, yetki yapısı, mali destek) şeklinde sınıflandırmaların ve alt boyutların yer aldığı bir tablodan faydalanılmıştır. Araştırma sorularına cevap bulabilecek nitelikteki bilgi ve belgelerden elde edilen veriler doküman analizi tekniği ile incelenmiştir. Çalışmaya dâhil edilen ülkelerin eğitim bakanlıklarının örgütsel yapısı incelendikten sonra bu yapılar arasındaki benzerlik ve farklılıkların ortaya çıkarılması için çapraz durum analizleri yapılmıştır. Araştırma sonucunda genel olarak eğitim politikalarının belirlenmesinde araştırmaya konu olan ülkelerin eğitim bakanlıklarının sorumlu olduğu görülmüştür. Ülkelerin eğitim sistemi örgütlenmelerinin genel olarak ulusal, bölgesel ve yerel düzeyde yapılandırıldığı, federal yönetim tarzına sahip olan ülkelerde yerel yönetimlere daha fazla yetki verilirken üniter devletlerde bu yetkinin sınırlandırıldığı ve ülkelerin genelinde finansman kaynaklarının çeşitlilik gösterdiği tespit edilmiştir. Elde edilen bulgulara dayanarak politika yapıcılara eğitim bakanlıklarının örgüt yapılarının merkezde daha çekirdek bir yapılanma hâlinde olduğu taktirde karar ve koordinasyonun daha işlevsel olabileceğinin göz ardı edilmemesi önerilmektedir.

Kasım Bey Zâkir; eserlerinde işlediği konuların gerçekliğe yakın, olayların inandırıcı olmasına önem vermiştir. Bu çalışmanın amacı, Kasım Bey Zâkir’in fabllarında yer alan eğitici ögelerin tespiti ve incelenmesidir. Bu amaç doğrultusunda Zâkir’in fabllarının (“Aslan, Qurd ve Çaqqal”, “Deve ve Eşşek”, “Tülkü ve Qurd”, “Hain yoldaşlar haqqında” (“İlan, Deve, Tısbağa”), “Tülkü ve Şir”, “Sedaqetli dostlar haqqında” (“Tısbağa, Qarğa, Keseyen, Ahu”) eğiticilik boyutu incelenmiş ve onun eserlerinin genç neslin ahlaki gelişimine nasıl katkıda bulunduğuna ışık tutulmaya çalışılmıştır. Araştırma sonuçları, Kasım Bey Zâkir’in fabllarının oldukça zengin ve değerli eğitici unsurlar içerdiğini göstermektedir. Zâkir’in araştırma kapsamında incelenen fablları; adalet, zekâ, güç, dostluk, sadakat, empati ve deneyim gibi evrensel temalar üzerinden önemli dersler sunmaktadır. Araştırma verilerine doküman incelemesi deseni kullanılarak ulaşılmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen veriler içerik analiziyle incelenmiş ve sınıflandırılmıştır. Çalışma verilerini oluşturan fabl örnekleri, özgünlüğün bozulmaması adına aynen aktarılmıştır.

Kayırmacılık, toplumu meydana getiren her örgütte karşılaşılan durumlardan bir tanesidir. İklim ise bir örgütün yaşanılabilirliği ile ilgili bireylere önemli ipuçları veren bir kavramdır. Bu bağlamda eğitim örgütleri olan okullarda kayırmacılık kavramının okul iklimi üzerinde bir etkiye sahip olduğu kabul edilen bir gerçekliktir. İlgili çalışmanın amacı okullarda yaşanılan kayırmacılığın okul iklimine etkisinin incelenmesidir. Bu bağlamda ilgili literatürde konuyla ilgili yapılmış çalışmalar incelenmiştir. Bu çalışma derleme olarak gerçekleştirilmiştir. Bu doğrultuda ilgili çalışmada genel bir giriş yapıldıktan sonra kayırmacılık, kayırmacılık türleri, okul iklimi, okul iklimine etki eden öğeler ve kayırmacılığın okul iklimine etkileri başlıklarına yer verilmiştir. Son olarak araştırmacılar yapılan bu derleme çalışması sonucunda ulaştıkları önemli noktaları sonuç alt başlığı altında ele alarak çalışmayı sonlandırmışlardır.