Eğitsel oyunlar, eğitim sırasında öğrenmeyi sağlamak veya sonrasında öğrenilen bilgileri pekiştirmek amacıyla kullanılan oyunlardır. İhtiyaç analizi ise, bir programa ilişkin kararlar almaya ve programın uygunluğunu saptamaya yarayan birtakım sistematik işlemleri ifade etmektedir. Mevcut olan bu çalışmada, eğitsel oyunların matematik dersinde kullanımına yönelik bir öğretim programının ilk aşaması olan ihtiyaç analizinin yapılması amaçlanmaktadır. Bu bağlamda, “Ortaokul 8. sınıf öğrencilerinin eğitsel oyunlar ile matematik dersine yönelik eğitim gereksinimleri nedir?” probleminden hareketle çalışma yürütülmüştür. Bu çalışma, amaca yönelik olarak, nitel araştırma yöntemlerinden olan örnek olay çalışmasına göre desenlenmiş ve veriler toplanırken görüşme tekniği kullanılmıştır. Araştırmada, katılımcılar amaçlı örnekleme yöntemi ile belirlenmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu, 2021-2022 eğitim öğretim yılında Kocaeli ilinde bir devlet okulunda öğrenim görmekte olan 16 sekizinci sınıf öğrencisi ve aynı okulda görev yapmakta olan 9 matematik öğretmeni oluşturmaktadır. Elde edilen veriler içerik analizi ve betimsel analiz yöntemi ile incelenmiştir. Verilerin analizi sonucunda eğitsel oyunların matematik dersinde kullanılmasına ihtiyaç olduğu belirlenmiştir. Bu amaca ulaşmak için kazanımda birtakım seyreltmelerin yapılması, öğretmenlere bu konuda eğitim verilmesi, EBA üzerinden veya ders kitaplarında örnek oyunlar paylaşılması gibi durumların gerekliliği ortaya çıkmıştır. Bunun yanında, sürecin değerlendirilmesi ve öğretmenlerin bu süreçte öğrencilere rehberlik etmeleri gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Henüz anne karnındayken etrafında olan biteni dinlemeye başlamış olan insan, doğduğu andan itibaren sosyal bir çevrenin içine girer ve ebeveynleri başta olmak üzere insanlarla iletişim kurmaya ihtiyaç duyar. Bu iletişim insanın konuşmayı öğrenmesiyle birlikte daha çok konuşarak gerçekleştirilir. Konuşma, insanların başlıca iletişim aracıdır. Konuşma ve dinleme becerileri insanların günün büyük bir kısmında aktif olarak kullandığı becerilerdir ve bu becerilerin geliştirilmesi mümkündür. İnsanların günlük hayatta en çok kullandıkları bu iki beceri hakkında çok fazla çalışma yapılmamış olsa da bunlar üzerinde durulması ve mutlaka geliştirilmesi gereken becerilerdir. Dört temel dil becerisinden biri olan dinleme becerisi anlamaya; konuşma becerisi ise anlatmaya yönelik bir beceridir. İnsanlar genel itibariyle bu iki beceriyi bir arada kullanır. İnsanların dinlediklerini daha doğru anlamlandırması ve kendisini daha iyi ifade edebilmesi için konuşma ve dinleme becerilerini geliştirme ihtiyacı vardır. Bu araştırmanın amacı öğrencinin konuşma ve dinleme becerilerini geliştirebilmek amacıyla Türkçe Öğretim Programı’nda (2019) yer alan kazanımlara yönelik olarak uygulanacak etkinlikler için metinle öğrenme yaklaşımı doğrultusunda Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Cin ile Cincik kitabı kullanılarak hazırlanmış olan etkinlik örneklerini sunmaktır. Bu çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi yöntemi kullanılmıştır. İncelenen eserin Türkçe derslerinde özellikle konuşma ve dinleme becerileri doğrultusunda verimli ve etkili kullanılabilmesi için örnekler sunulmuştur. Her ne kadar ayrı ayrı başlıklar altında sunulmuş olsa da dört temel dil becerisini birbirinden kesin sınırlarla ayırmak mümkün değildir. Bu bağlamda sunulacak olan etkinlik örnekleri dinleme ve konuşmaya yönelik olarak hazırlanmış olsa da bir etkinliğin içinde birden fazla beceriye ait kazanımların yer alması muhtemeldir.

Matematik ve fen alanlarında öğrencilerin iyi bir eğitim almalarına ve bilim insanı olarak yetiştirilmesine fen liseleri kaynaklık etmektedir. Milli Eğitim Bakanlığının özellikle son yıllarda proje okullar gibi uygulamaları fen liselerinin daha etkin ve nitelikli bir eğitim sürecinin sağlanmasında önemli görülmektedir. Bu çalışmanın amacı fen liselerinin karşılaşmış olduğu sorunlar ve bu sorun alanlarına yönelik öğretmen ve yöneticilerin geliştirmiş oldukları çözüm önerilerini belirlemektir. Nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışmasına göre yapılan çalışmada görüşme tekniği kullanılmıştır. 2021-2022 eğitim öğretim yılında Malatya ilinde fen liselerinde görev yapan ya da daha önce görev yapmış öğretmen ve yöneticiler ile 15-20 dk. aralığında görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda 10 öğretmen ve 3 okul yöneticisinden gelen cevaplar incelenmiş ve veriler içerik analizi tekniği ile yorumlanmıştır. Araştırma sonucunda; müfredat, ders saatleri, sınav sistemi, yöneltme işlemleri, okulların sayısı, projeler, öğretmen atama sistemi ve fen liselerinin kuruluş amaçları ile ilgili sorun alanları belirlenmiş ve bu sorun alanlarına ilişkin çözüm önerileri geliştirilmiştir.

Ülkelerin toplumsal kalkınması ve gelişmişlik düzeylerinin artırılması için ön koşullarından biri nitelikli eğitimdir. Nitelikli eğitim sayesinde bireyler kendini tanır, çevresini tanır, çevrenin ihtiyaçlarını bilir, kendi potansiyelinin farkına varır. Ülkeler: ekonomik kalkınmayı sağlamak, üretken bir topluluğu oluşturmak, eldeki kaynakları etkili kullanmak, barışçıl ve demokratik olmak için eğitime ihtiyaç duyarlar. Alanda yapılan incelemelerde nitelikli eğitim; öğretmen, öğrenci, eğitim ortamları, öğretim süreçleri, okul yönetimi, eğitim paydaşları vb. alanlarda birçok faktörden etkilenmektedir. Yeryüzünde yaşayan sağlıklı sağlıksız, dil, ten rengi vb. hiçbir ayrım gözetmeksizin her bireyin nitelikli eğitimden faydalanma hakkı bulunmaktadır. Eğitim niteliği konusunun akademik öğrenmelerin ilk başladığı ilkokullarda ele alınması önemli görülmüştür. Bu çalışmanın amacı temel eğitim kurumlarında eğitimin niteliğinin arttırılmasına ilişkin öğretmen görüşlerinin tespit edilmesidir. Nitel araştırma esaslarına göre kurgulanan araştırmada durum çalışması yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubu ile yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Çalışma grubu ölçüt örnekleme yöntemi kullanılarak tespit edilmiştir. Bu kapsamda temel eğitim kurumlarında çalışan 13 sınıf öğretmeni ve 3 okul yöneticisi olmak üzere toplam 16 kişi ile görüşülmüştür. Çalışmada kullanılan görüşme formu araştırmacı tarafından hazırlanmıştır. Görüşme formunda üç demografik, dört açık uçlu olmak üzere toplam yedi soru bulunmaktadır. Toplanan görüşler betimsel ve içerik analizi ile değerlendirilmiştir. Araştırma sonucunda öğretmen ve yöneticiler temel eğitim kurumlarında niteliğin arttırılması için; atamalarda ve ödüllendirmelerde liyakat esas alınmasını, çocukların erken yaşta eğitime başlamasını, velilerin bilinçlendirilmesini ve sınav sistemindeki yarış mantığına son verilmesini önermişlerdir.

Bu çalışmada farklı sosyoekonomik düzeydeki ortaokul öğrencilerinin pandemi sürecinde yapılan canlı derslere yönelik görüşleri incelenmiştir. Bu doğrultuda çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden “durum çalışması” deseni kullanılmıştır. Araştırma 2020-2021 eğitim-öğretim sezonunun II. yarıyılında Türkiye’nin doğusunda yer alan bir ilin algılanan sosyoekonomik düzeyi yüksek ve düşük olan ailelerin çocuklarının eğitim aldığı iki farklı ortaokulda yedinci sınıfta öğrenim gören toplam 16 gönüllü öğrenci ile yürütülmüştür. Çalışma grubunda yer alan öğrencilerin seçiminde “kolay ulaşılabilir durum örneklemesi” yöntemi kullanılmıştır. Katılımcılar araştırmacının görev yaptığı okullarda öğrenim gören ve araştırmacının uzaktan eğitim derslerine katılmış öğrencilerden oluşmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak 10 sorudan oluşan yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Araştırmacı/öğretmen ve öğrenciler pandemi sürecinde uzaktan eğitimle çalışmalarına devam ettiklerinden görüşmeler dijital video görüşme uygulamaları ile gerçekleştirilmiştir. Verilerin analizinde betimsel ve içerik analiz yöntemleri kullanılmıştır. Verilerin analizi sonucunda öğrenci görüşleri; “zorluklar”, “verim alınan dersler”, “duyuşsal özellikler”, “bilişsel özellikler”, “olağan dışı olay”, “hoşa giden durum”, “hoşa gitmeyen durum” ve “okulların açılması” temaları altında bir araya getirilmiştir. Araştırmanın sonunda, algılanan sosyoekonomik düzeyi düşük ve yüksek olan öğrencilerin canlı dersler sırasında bağlantı sorunları yaşadıkları, vücut ağrıları yaşadıkları ve kardeşleriyle derslerinin çakışması nedeniyle zaman zaman derslere girmekte zorluklar yaşadıkları, sosyoekonomik düzeyi düşük olan grubun evdeki gürültüden dolayı derslerden yeteri kadar verim alamadığı ve her iki grubun da en verim aldıkları derslerin “matematik” ve “fen” olduğu sonucuna varılmıştır. Ayrıca her iki grubun da okulu özledikleri, bunun için bir an önce pandeminin bitip uzaktan eğitimle yapılan eğitim-öğretim faaliyetlerinin sona ermesini ve kısa zaman içerisinde okulların açılmasını istedikleri tespit edilmiştir.